“Yalnızlık: öylesine içimize işlemiştir, bize öyle içten dokunur ki, o anda orada olan, bizimle olan, olmak isteyen; bizim de istediğimiz birinden, bize birini ---bir başkasını--- bulmasını isteriz” Oruç Aruoba
Oruç Aruoba’nın “biz” kavramı altında yazdığı bu cümle belki de ikili duygusal ilişkilere daha çok oturuyordur. Ancak şimdi yaşadığımız coğrafyada, tercihimizle bütünleşmeye çalıştığımız çağda, bu cümle tam anlamıyla eşcinsel örgütlenmelerin en büyük engelini anlatıyor zannımca.
Dönüp dönüp kendisine ulaşmaya çalıştığımız, tercihini yaşamak için bir diğer insanla kuracağı aşksal ilişki dışında, başka nefes alacak düzlemlerin olduğunu söylemeye çalıştığımız tercihdaşlarımız, işte bu cümledeki gibi –kendilerinin de istediği inisiyatiften –bazen deşifre olma korkusu, bazen de yalnızlığında boğulmaktan kurtulamama duygusuyla-, kendimize birini ----bir başkasını- bulmamızı istiyor---
Bunu gördükçe toplumca bize yaşatılan baskıların, sindirilmelerin ve şiddetin taraflarının biz değil de başkası mı olduğunu sorgulamaya başlıyor insan. Sisteminin kendi verdiği kimlikten başkasını tanımayan (Yılmaz Erdoğan’ın Ankara şiirinde de geçen bir cümledir –sistem kendi verdiği kimliği zırt pırt ister olmuş, daha çok çıkar ulan kimliğini denmiş- çocuklardan bahsederken) bu ülkenin vatandaşları, bunlar değil miydi yoksa? Benim gözlüklerim her şeyin 3D teknolojisiyle yeniden yaratıldığı bu çağda, hala tek boyutlu baktığı için mi yanlış görüntüler görüyor, asıl sorunun taraflarına ulaşmamı engelliyordu?
Tüm bunları düşünürken, bir arkadaşım Çukurova Eşcinsel İnisiyatifi’nden bahsetti. Bu İnisiyatifin Adana merkezli olduğundan ve toplantılarını Sivil Toplum Geliştirme Merkezi (STGM)’nin desteğiyle yaptıklarından.. Olabildiğince tercihini açık yaşayan, heteroseksüel arkadaşlarıyla paylaşan ve aslında kendince toplum baskılarını kendi etrafında yarattığı ütopik de sayılabilecek ama gerçek olan bir dünyayla aşan birisi olarak, belki de oraya davet geldiğinde en son gidecek kişilerdendim; ama ertesi gün toplantıda buldum kendimi.. Çukurova’da eşcinseller de vardır; Çukurovalı eşcinseller yalnız değildir demek için toplanmış insanlar arasındaydım.
Burada hala benim gibi tek boyutlu bakan; ama buna rağmen gerçeği olduğu gibi çıplaklığıyla gören, sorunlarını benimseyen, sorun yaşamasa da kendisiyle olmaya gelen insanlarla çoğulcu duygusal ilişkiler kuran bir çok insanın olduğunu gördüm. Kimliğimi o kadar açık yaşamama rağmen, kendimi ilk defa evimde hissettim..
Çukurova Eşcinsel İnisiyatifinin toplantılarını takibimle birlikte büyük bir değişim yaşadım. Ayrı bir dünyada, türünü devam ettirmeye çalışan yalnız bir hayvan gibi yaşadığımı kavradım ve işte bu farkındalıkla birlikte ilk defa türdaşlarımla beraber olduğumu, evimde olduğumu, benimle konuşurlarken ve aslında tüm samimiyetleriyle beni dinlerlerken, sevmenin koşulsuz kabul olduğunu unutan arkadaşlarım gibi akıllarından –keşke evlense Derya, bıraksa bu işleri, onu da düzenin içinde görsek, böyle mutlu olacağını anlasa- demediklerini ayırt ettim.
Yarın Mersin’de gerçekleştireceğimiz Çukurova Eşcinsel İnisiyatifi toplantısına artık oranın bir parçası olarak katılacağımı ve bu etkinlik için Mersin’de bulunan 18-24 yaş arası 5 lezbiyen arkadaşın telefon ederek –kendi şehirlerinde bu etkinliği yaptığımız için teşekkür ettiğini-; 18-27 Haziran tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirilecek Onur Haftası etkinliklerine inisiyatifimiz adına katılacağımı; yaklaşık 2 haftada 10’dan fazla yeni insana ulaştığımızı; oluşumun içinde öğrencisinden memuruna, öğretmeninden akademisyenine, avukatından muhabirine kadar bir çok tasnif grubundan insanın bulunduğunu, ayrıca İnisiyatif olarak Çukurova bölgesinde gerçekleştireceğimiz stickerlama “yapıştırmalı, küçük logolu ve sloganlı kağıtları yapıştırma” eylemi için başka örgütlerin belirlediği bazı sloganlardan da yararlanarak beyin fırtınası yoluyla “1-Ne Yanlışız Ne Yalnız; 2-Çukurova’da Eşcinseller de Vardır;3-Cinsel Ayrımcılığa Son; 4-Görünürüz! Görmezden Gelmeyin; 5-Kardeşiniz, Dostunuz, En Yakınınızız; Farkında mısınız?; 6-Adana’nın Yolları Taştan. Ya Önyargılarınız?;7-Homofobiksiniz, Transfobiksiniz, Heterofobik mi Olalım?; 8-Eşcinsellerin Kurtuluşu Heteroseksüelleri de Özgürleştirecektir.; 9-Havva’yı seven Havvalarız, Adem’i Seven Ademleriz.;10-Biz de sizler gibi seviyoruz; 11-Yaradan bizi de seviyor; 12-Aşkın Cinsiyeti Yoktur” şeklinde sloganlar bulduğumuzu ve haziran ayı içerisinde Adana’nın her yerini bu stickerlarla donatacağımızı bilmek, inisiyatifle birlikte nasıl gelişip değiştiğimi de anlamanıza yardımcı olacaktır.
Evet, yalnız değilsiniz. Bunu bilin. Başka bir hayat mümkün. Başka bir eviniz daha var, kendi evinizden daha çok kanıksayacağınız. Biz size geldiğimizde bizden başka birini bulmamızı istemeyin, çünkü biz sizi arıyoruz. Bizim istediğimiz sizsiniz.. Sizi almayı ve o başkasını da sizin bulmanızı istiyoruz. Çünkü ancak bu şekilde güçlü ve dik durabiliriz. El ele daha güzel günlere varmak için, sorularınız, sorunlarınız ve yalnız olmadığınızı hissetmeniz için iletişim adresimiz cukurovaei@hotmail.com
Unutmayın, Oruç Aruoba’nın da dediği gibi “Yalnızlık en içimizdedir” ve biz içinizdeki yalnızlığı silmeye hazırız..
DERYA GÖLGE
Oruç Aruoba’nın “biz” kavramı altında yazdığı bu cümle belki de ikili duygusal ilişkilere daha çok oturuyordur. Ancak şimdi yaşadığımız coğrafyada, tercihimizle bütünleşmeye çalıştığımız çağda, bu cümle tam anlamıyla eşcinsel örgütlenmelerin en büyük engelini anlatıyor zannımca.
Dönüp dönüp kendisine ulaşmaya çalıştığımız, tercihini yaşamak için bir diğer insanla kuracağı aşksal ilişki dışında, başka nefes alacak düzlemlerin olduğunu söylemeye çalıştığımız tercihdaşlarımız, işte bu cümledeki gibi –kendilerinin de istediği inisiyatiften –bazen deşifre olma korkusu, bazen de yalnızlığında boğulmaktan kurtulamama duygusuyla-, kendimize birini ----bir başkasını- bulmamızı istiyor---
Bunu gördükçe toplumca bize yaşatılan baskıların, sindirilmelerin ve şiddetin taraflarının biz değil de başkası mı olduğunu sorgulamaya başlıyor insan. Sisteminin kendi verdiği kimlikten başkasını tanımayan (Yılmaz Erdoğan’ın Ankara şiirinde de geçen bir cümledir –sistem kendi verdiği kimliği zırt pırt ister olmuş, daha çok çıkar ulan kimliğini denmiş- çocuklardan bahsederken) bu ülkenin vatandaşları, bunlar değil miydi yoksa? Benim gözlüklerim her şeyin 3D teknolojisiyle yeniden yaratıldığı bu çağda, hala tek boyutlu baktığı için mi yanlış görüntüler görüyor, asıl sorunun taraflarına ulaşmamı engelliyordu?
Tüm bunları düşünürken, bir arkadaşım Çukurova Eşcinsel İnisiyatifi’nden bahsetti. Bu İnisiyatifin Adana merkezli olduğundan ve toplantılarını Sivil Toplum Geliştirme Merkezi (STGM)’nin desteğiyle yaptıklarından.. Olabildiğince tercihini açık yaşayan, heteroseksüel arkadaşlarıyla paylaşan ve aslında kendince toplum baskılarını kendi etrafında yarattığı ütopik de sayılabilecek ama gerçek olan bir dünyayla aşan birisi olarak, belki de oraya davet geldiğinde en son gidecek kişilerdendim; ama ertesi gün toplantıda buldum kendimi.. Çukurova’da eşcinseller de vardır; Çukurovalı eşcinseller yalnız değildir demek için toplanmış insanlar arasındaydım.
Burada hala benim gibi tek boyutlu bakan; ama buna rağmen gerçeği olduğu gibi çıplaklığıyla gören, sorunlarını benimseyen, sorun yaşamasa da kendisiyle olmaya gelen insanlarla çoğulcu duygusal ilişkiler kuran bir çok insanın olduğunu gördüm. Kimliğimi o kadar açık yaşamama rağmen, kendimi ilk defa evimde hissettim..
Çukurova Eşcinsel İnisiyatifinin toplantılarını takibimle birlikte büyük bir değişim yaşadım. Ayrı bir dünyada, türünü devam ettirmeye çalışan yalnız bir hayvan gibi yaşadığımı kavradım ve işte bu farkındalıkla birlikte ilk defa türdaşlarımla beraber olduğumu, evimde olduğumu, benimle konuşurlarken ve aslında tüm samimiyetleriyle beni dinlerlerken, sevmenin koşulsuz kabul olduğunu unutan arkadaşlarım gibi akıllarından –keşke evlense Derya, bıraksa bu işleri, onu da düzenin içinde görsek, böyle mutlu olacağını anlasa- demediklerini ayırt ettim.
Yarın Mersin’de gerçekleştireceğimiz Çukurova Eşcinsel İnisiyatifi toplantısına artık oranın bir parçası olarak katılacağımı ve bu etkinlik için Mersin’de bulunan 18-24 yaş arası 5 lezbiyen arkadaşın telefon ederek –kendi şehirlerinde bu etkinliği yaptığımız için teşekkür ettiğini-; 18-27 Haziran tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirilecek Onur Haftası etkinliklerine inisiyatifimiz adına katılacağımı; yaklaşık 2 haftada 10’dan fazla yeni insana ulaştığımızı; oluşumun içinde öğrencisinden memuruna, öğretmeninden akademisyenine, avukatından muhabirine kadar bir çok tasnif grubundan insanın bulunduğunu, ayrıca İnisiyatif olarak Çukurova bölgesinde gerçekleştireceğimiz stickerlama “yapıştırmalı, küçük logolu ve sloganlı kağıtları yapıştırma” eylemi için başka örgütlerin belirlediği bazı sloganlardan da yararlanarak beyin fırtınası yoluyla “1-Ne Yanlışız Ne Yalnız; 2-Çukurova’da Eşcinseller de Vardır;3-Cinsel Ayrımcılığa Son; 4-Görünürüz! Görmezden Gelmeyin; 5-Kardeşiniz, Dostunuz, En Yakınınızız; Farkında mısınız?; 6-Adana’nın Yolları Taştan. Ya Önyargılarınız?;7-Homofobiksiniz, Transfobiksiniz, Heterofobik mi Olalım?; 8-Eşcinsellerin Kurtuluşu Heteroseksüelleri de Özgürleştirecektir.; 9-Havva’yı seven Havvalarız, Adem’i Seven Ademleriz.;10-Biz de sizler gibi seviyoruz; 11-Yaradan bizi de seviyor; 12-Aşkın Cinsiyeti Yoktur” şeklinde sloganlar bulduğumuzu ve haziran ayı içerisinde Adana’nın her yerini bu stickerlarla donatacağımızı bilmek, inisiyatifle birlikte nasıl gelişip değiştiğimi de anlamanıza yardımcı olacaktır.
Evet, yalnız değilsiniz. Bunu bilin. Başka bir hayat mümkün. Başka bir eviniz daha var, kendi evinizden daha çok kanıksayacağınız. Biz size geldiğimizde bizden başka birini bulmamızı istemeyin, çünkü biz sizi arıyoruz. Bizim istediğimiz sizsiniz.. Sizi almayı ve o başkasını da sizin bulmanızı istiyoruz. Çünkü ancak bu şekilde güçlü ve dik durabiliriz. El ele daha güzel günlere varmak için, sorularınız, sorunlarınız ve yalnız olmadığınızı hissetmeniz için iletişim adresimiz cukurovaei@hotmail.com
Unutmayın, Oruç Aruoba’nın da dediği gibi “Yalnızlık en içimizdedir” ve biz içinizdeki yalnızlığı silmeye hazırız..
DERYA GÖLGE
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder