24 Ağustos 2010 Salı

Adana Sıcacık…


“Bu sıcakta kim gelir Adana’ya?”
“Çukurova’da bir örgütlenme mi? Süper!”
“Taa nerelerden insanlar gelecek, umarım az kişi olup mahcup olmayız.”
“ Çukurova nasıl bir yer? Neler aktarılmalı?”
…gibi umutlu, kaygılı cümleler bu hafta sonu Adana da buluşup bir diyaloga dönüştü. Hem de benim uzun zamandır duyduğum en içten, en üretken diyaloga…
Bu hafta sonu Türkiye’nin farklı şehirlerinde örgütlenen LGBTT örgütlenmeleri olarak Adana’ da buluştuk. Toplantının amacı; İstanbul’dan Lambdaistanbul, Ankara’dan Kaos GL ve Pembe Hayat, Eskişehir’den MorEL, İzmir’den Siyah Pembe Üçgen ve Diyarbakır’dan Hevjin örgütlerinden gelen katılımcıların kendi örgütlenme deneyimlerini anlatarak paylaşımda bulunmaları ve Çukurova bölgesinde çalışmaya başlayan Çukurova Eşcinsel İnisiyatifi’ne kısa bir yol haritası çıkarmaktı. Bu önemli ve basit amaç etrafında planlanan toplantının hedefini aştığı ise toplantının sonunda tüm katılımcıların paylaştığı bir durumdu.
Çukurova’dan haberler…
Çukurova Eşcinsel İnsiyatifi Çukurova Bölgesindeki LGBTT bireylere ulaşmayı amaçlayan, bölgede LGBTT politikası yürütmek isteyen bir grup. Şu ana kadar açık toplantılar yaparak yeni katılımları sağlayan ve grubun dinamiklerini belirlemeye çalışan, film gösterimleri düzenleyen ve internet aracılığıyla LGBTT bireylere ulaşan bu örgütlenmemizin durumu oldukça heyecan verici. Heyecan veren ilk nokta arkadaşların oldukça istekli ve kararlı oluşlarıydı. Zaten bu buluşmayı düzenleyip diğer örgütlerden “el almak” istemeleri de bu kararlılığın en güzel göstergesiydi. Heyecan verici diğer nokta ise Çukurova bölgesindeki genç LGBTT nüfusu. Toplantıya katılım sınırlı olsa da cumartesi günü gerçekleştirilen Adana’nın ilk LGBTT partisine yüzü aşkın insanın geldi. Kurulan ortam ve solunan atmosferi burada birkaç cümleyle geçiştirmek istemiyorum ama şunu söyleyebilirim ki partide oluşan ateş tüm Türkiye’yi yakabilirdi.
Her örgütlenme, her yeni söz
Her oluşum deneyimlerini, yaptıklarını yarımşar saatlik sunumlarla paylaşıp ve sonrasında merak edilen soruları cevapladılar. Soru cevap kısmında oldukça güzel tartışmalar yapıldığı kanısındayım. Hareketin gündeminde zaten olan ve zaten bitmeyecek tartışmalar da olsa bu tartışmaların yeni bir örgütlenme deneyimi yaşayan Çukurova’daki arkadaşların bu tartışmalardan haberdar olmasını ve bu konuları kendi aralarında, Çukurova yerelinde düşünmelerini sağlayacağını düşünüyorum. Bu konulardan bazıları; “eşcinsel inisiyatifi” olmak ile “LGBTT” inisiyatifi olmanın içerdiği artılar eksiler, LGBTT örgütlenmelerinde trans bireylerin konumlanışı, bağımsız, trans politikasına vurgu yapmak amacıyla oluşan yeni örgütlenmelerin sosyo-politik bağlamda nereye oturduğu, LGBTT örgütlenmelerin özgürlükçü hareketlerle (antimilitarist, anarşist, feminist) olan ilişkisi, bu ilişkiler söz konusu olduğunda bu hareketlerle ilişkilenmek istemeyen LGBTT bireylere nasıl ulaşabileceği, bu bireyleri örgütlülük içerisinde nasıl ikame edeceği gibi… Ancak, iki gün boyunca odaklanan en önemli sorulardan biri Çukurova bölgesinin yerel koşullarını göz önüne alırsak nasıl bir politika izlenebileceğiydi. Bu soru etrafında çıkan cevapları iki kolda toplayabilirim. İlki LGBTT bireylere ulaşmak ve kendilerinin ne yalnız ne de yanlış oldukları konusunda bir dayanışma ve iç güçlenme örgütleyebilmekti. İkincisi ise bu dayanışma ve iç güçlenmenin kamusal alana LGBTT gündemlerini taşıyabilmek, talepler oluşturmak ve bunları dile getirmek adına nasıl bir aktivizme dönüşebileceğiydi. İki günün sonunda LGBTT örgütlenmeleri arasında kurulabilecek olası işbirlikleri ve Çukurova Eşcinsel İnisiyatifi’nin kısa yol haritasını konuştuğumuzda bu iki alana dair de oldukça ön açıcı öneriler oluştu.
Bu bilgilere ek olarak atmosferi anlatabilme adına iki güne baktığımda aklımda kalan birkaç kare fotoğrafı sizle paylaşmak istiyorum. İki güne ev sahipliği yaparak gönülleri birleştiren STGM’ye ilk girdiğimde karşılaştığım kalabalık, partideki drag queen performansını çevreleyen güruhun coşkusu (ortamda sürtünmeden çıkan ateşi gözlerinizle görebiliyordunuz); Pazar öğlen yemeğinde klimadan nasiplenmek için sıkıştığımız bir odada aynı yolun yolcusu olma duygusu; en son toplantıda alkışların, yaşların, kahkahaların oluşturduğu ibne kokteyli, Özsüt’te oturduğumuz bitmeyen en şugar masa, tren garına, havaalanına uzanan el sallamalar, sarılmalar…
Deneyim “aktarmak” üzere çağrılan örgütlenmelerin her birinin bir dolu deneyim “edindiği”, geldikleri yerde örgütlenmek adına umut, heyecan kazandığına eminim. İyi ki varsınız Çukurova, siz yokken gerçekten bir eksikmişiz!

Gizem Aksu

1 yorum:

  1. bu tur partılere cukurova bölgesınde herzaman destek verecegız adana ya renk kattınız tesekkur ederiz Ayca ben

    YanıtlaSil